23 Ekim 2015 Cuma

Replica saate markalarin bakışı

Sabah gazetesinde geçtiğimiz Temmuz ayında Glasshütte Original CEO'su Frank Müller'in görüşlerini içeren ve markaya ilişkin değişik bilgilerin verildiği, Fatih Atalay imzalı bir haber yayımlandı.

 Kimilerine saçma gelebilecek ama haberde Müller Bey'in övünçle sözünü ettiği "Saatlerimizin sahteleri olmasaydı, bu tam bir felaket olurdu" ifadesini hiç beğenmedim, Frank Müller Bey "Demek ki biz kopyalanmaya değer saatler üretiyoruz" diyor yani bilinen tabirle 'taklitler asıllarını yaşatır' demeye getiriyor.  Frank Müller sahte saat ile gerçeğinin arasında farkın çok belirgin olduğunu belirterek, "Aradaki fark o kadar bariz ki, bu 3 tekerlikli bir Audi kullanmak gibi" birşey demiş

  Bu aslında harcıalem sözlerden sonra benim en çok hoşuma giden cümleleri şöyle:   "Bizim saatlerimizi güzel kadınlara benzer. Glashütte Original saatlerine bakılmasını, yanınızdan geçen güzel bir kadına göz çevrilmesine benzetiyorum"    Haber şöyle devam ediyor:   "Yılda ortalama 8 bin saat sattıklarının altını çizen Müller, en çok saat sattıkları ülkelerin Çin ve Hong Kong olduğunu, Almanya'nın sıralamada ikinci, Amerika'nın ise üçüncü olduğunu vurguladı. Dünyada 53 ülkede Glashütte saatlerinin satıldığını, 2.5 senedir faaliyet gösterdikleri Türkiye'nin bugün 15. sırada yer aldığını belirtti. Bu kadar kısa bir zamanda 15. sıraya kadar yükselen Türkiye hakkında "Bizim açımızdan yeni bir pazar. Fakat büyümeye açık ve potansiyeli yüksek. İstanbul'u bir sıfatla nitelendireceksem 'sofistike' derim" değerlendirmesini yapan Müller, saatlerinin fiyatlarının 5 bin 500 Euro'dan 110 bin Euro'ya kadar çıktığını kaydetti.

 Müller, yakın zamanda tanıtacakları yeni koleksiyonlarında bulunacak birkaç saaik saatının 200 bin Euro seviyesinde olacağını sözlerine ekledi.   MÜLLER, üretim kapasitelerinin yüzdc 100 olduğunu kaydetti. Bir saatin 2-3 ayda tamamlandığını vurgulayan Müller, "Fakat daha karmaşık olanlar en az 6 ayda bitiyor. Saatlerimizde bulunan parçaların yüzde 95'ini kendi fabrikamızda üretiyoruz. Bir saatin üretilmesinde 150 farklı kişi çalışıyor" dedi. Müller, saatlerin insanların kişiliklerini temsil ettiğini belirtti.   SAAT sektöründe yeniliğin hiçbir zaman bitmeyeceğini vurgulayan Müller, her sene 3 yenilik yaptıklarını, rakiplerinin ancak 1 yenilikle seneyi kapattıklarını iddia etti.

'Bugün birçok prestijli saat üreticisi saatlerini İsviçre'de yaptırıyor. Siz Alman markası olarak dezavantajlı mısınız?' sorusuna Müller, "Biz Alman markası olmaktan gururluyuz. Sonuçta yıllardır Alman markalar kalite, teknoloji ve güvenin sembolü olmuştur" cevabını verdi. Bugün ürettikleri saatlerin yüzde 10'unun kadınlara özel olduğuna dikkat çeken Müller, gelecekte bu oranın yükseleceğini sözlerine ekledi."


Alintidir
CFC

21 Ekim 2015 Çarşamba

Saat Markalari ve sektordeki yerleri


Saatin geçmişten günümüze nasıl geldiği ile alakalı en iyi kaynaklardan bilgi toplayarak yaptığım çalışmalarimi sizinle paylastim.
Sıze bundan sonraki aktarımları saat markaları ve saat markalarının kalite düzeyi nasıl mekanizma kullandıkları sektördeki yerleri ve dunyadaki dağılımıyla alakalı makalaleler yazacağım sizde ister saat alın ister saatçi olmuş olun bu bilgiler size eminimki çok faydalı olacaktır.
Sonuç itibari ile saat zamani değil bizi göstersin diye var.
Saygılarımla
BARUTCU

19 Ekim 2015 Pazartesi

Mekanik saatin çalışma sistemi



İlk saatlerin mekanik olduğunu hepimiz biliriz.Saatin makbul olanıda aslında mekanik saatlerdir.Fakat her sektörü vurduğu gibi Çin piyasası pilli saatleri hayatımıza sokarak bir dönem neredeyse rakamsal olarak ucuz olmalarının da verdiği avantajla mekanik saatlerin sonunu getirmekteydi. O dönem sadece birkaç marka bu badireyi fazla yara almadan atlatmıştır

Gelelim mekanik saatlerin nasıl çalıştığına ve işleyiş şekline 

Mekanik saat saatte dişlileri çeviren kuvvet,bir ağırlık veya yaydan,zemberekten temin edilir.
Zemberek büyük dişli çarkı.buda pinyon dişliyi çevirir.

Pinyon dişlinin şaftı ikinci dişli çarkına bağlıdır.İkinci çark yine bir pinyon dişliyi çevirir.e
Bu şekilde seri halde dişliçark-pinyon düzeni eşapman (kaçırma)çatalına kadar ulaşır.
Eşapman çatalı dişlilerin daima ileri dönüşünü sarkaç veya balans ağırlığına darbeler halinde hareket vererek eşit aralıklarla salınımını sağlar.

Saatin sayma düzeni,aşapman çatalı ve buna bağlı sarkaçtır. Dişlilerin dönüş hızı dişlilerin dönüş hızı esapman çatalının musadesine bağlıdır.

Eşapman çatalının salınım süresni ise sarkaç boyu veya balans ağırlık yayının boyu etkiler
Sürtünme kayıplarını önlemek içinçark başlarının ucu elmas taşlarla yataklanır
Çarklardan bir kısmının görevi ise ses çıkarma düzenini çalıştırmaktır.



Kaynak :Mekaniksaatblogspot.com

17 Ekim 2015 Cumartesi

Cep ve Kol Saatine Geçiş

                   Salisbury katedral saati (İngiltere-1386)

Cep ve Kol Saatine Geçiş

Mekanik saatler gelişip küçülünce 1500’lerde boyuna asılan zemberekli saatler yapıldı.

 Saatler günde bir kaç saat hata yaptığı için aksesuar olarak kullanıldı. Erkekler için 1600’lerde cep saati yapıldı. Hata payı “denge yayı” icat edilince günde 10 dakikaya indi.

 Saati gösteren akrebin yanına dakikayı gösteren yelkovan da eklendi. İlk kol saati 1868’de yapıldı. Alman denizcilere 1880’de kol saati dağıtıldı. Halk arasında ise kol saatini kadınlar takardı.

Tanınmış saatçi Cartier, 1904’te Brezilyalı pilot Santos’un uçarken kullanması için bir kol saati üretti. Santos Kol Saati piyasada çok ilgi gördü. Birinci Dünya Savaşı sırasında askerlere kol saati dağıtıldı.

Kol saatleri 1923’te boyutları küçülünce halk arasında popüler oldu. İlk atom saati ve pilli saatler 1950’lerde, ilk kuartz saat 1960’larda ortaya çıktı.

Saatin binlerce yıl önce icadı zamanın önemini gösterir. Saat, modern yaşamın en önemli parçası olduğu için hemen her elektronik cihazda bir saat var.

Kaynak:Prof. Dr. Ural Akbulut
              ODTÜ Kimya Bölümü

El Cezari’nin su ile çalışan Kale saati


                 Avrupa’da İlk Mekanik Saatlerin Gelişmesi

Avrupa’da ilk mekanik saatleri rahipler geliştirdi.

Rahipler belirli saatlerde dua etmek için su ve mum saatinden daha hassas saatler üzerinde çalıştı. Bir İngiliz’in 1271’de yazdığı kitapta “günde tam bir tur atacak bir çark (dişli) olsaydı hassas saatler yapılırdı,

 ama bunun için bir saat maşası gerekli” diye yazmıştı. Saat maşası 1275’te keşfedilince ilk dişli saatler yapıldı. Saat maşası, dönen dişli çarkın dişlerinin aynı zaman aralığında birer birer dönmesini sağlar. İlk maşa yukarı aşağı hareket eden bir metal çubuktu.

 İki ucundaki plakalar önce dişliye takılıp onu durduruyor, sonra serbest bırakıyordu. Çubuğun aynı zaman aralığında inip kalkmasını ise çubuğun üst kısmında bulunan terazi benzeri başka bir çubuk sağlıyordu. Ana dişlinin dönmesi için gereken enerji, ipe bağlı ağırlıkla sağlanıyordu.

 Maşa sayesinde, salınımla çalışan hassas saatler yapıldı. Halen çalışan en eski saat, 1386’da yapılan, İngiltere’deki Salisbury katedral saatinde akrep ve yelkovan yoktur.
O dönemde saatin belirli zamanlarda zil çalması yeterliydi.

Kaynak:Prof. Dr. Ural Akbulut
             ODTÜ Kimya Bölümü

MUM Saati


                             Su Saatinin Gelişmesi ve Müslüman Alim El Cezari

Geçmiş dönemlerde zamanı ölçmek için birçok yol denenmişti ve bu yollardan biride mum saatiydi .
Her bilimci kendi döneminde zamanı ölçmenin çeşitli yollarını aramış ve günümüze gelene kadar bir çok buluş gerçekleşmiştir.


 El Cezari’nin (1136–1206) matematik, astronomi ve mekanik gibi alanlarda önemli buluşları vardı. Otomatik makineler, gelişmiş mum ve su saatleri yaptı ve detayları kitaplarında açıkladı.

 Mum saatinde mum yanarken kısalan boyunun ölçülmesi ile zaman belirlenir. Cezari mumun aynı hızla yanmasını sağladı, gündüz ve gece uzunluğuna göre düzeltmeler yaptı.

Cezari’nin “Fil ” ve “Kale” adlı su saatleri en gelişmiş örneklerdir. Fil saatini yaz ve kış aylarında gündüz ve gece uzunluğuna göre ayarlamak mümkündü. Günün uzama veya kısalmasına göre suyun akış hızı ayarlanabilen bu saat çok hassastı.

Saatte, belirli sürelerde zil çalan ve bir mekanik kuşun çıkıp ötmesini sağlayan mekanizmalar vardı. Kale saati 3,40 metre yüksekliğinde zamanı ve astronomi olaylarını gösteren bir su saatiydi. Belirli zamanlarda saatteki mekanik müzisyenler de müzik gösterisi yapardı.

Kaynak :Prof. Dr. Ural Akbulut
              ODTÜ Kimya Bölümü

Farklı kaynaklardan M.Ö Saat

M.Ö. 3000’lerden itibaren güneş saati kullanıldı. Sonra su saati, kum saati, mum saati, mekanik saat ve ardından elektronik ve quartz saat icat edildi.
                        Su saatinin kullanımını anlatan bir kil tablet

          Su Saati ve Babilliler’in Zamana Verdiği Değer

 İnsanlar on bin yıl önce yıl, ay ve günü ölçmek için ay ve güneşten yararlandı. Çubuk ve kemikler üzerine ayın evrelerini gösteren kesikler yaptılar.
 Saatlerdeki bölmelerin 60’lık olması M.Ö. 2000’lerde hesapların 60 tabanına göre yapılmasına dayanır. Sümerler ilk takvimi kullanan medeniyettir.

 Günü saatlere bölen ilk örneklere Mısır’da rastlandı. Mısır’da M.Ö. 3500’lerde dikili taşlar (obelisk) güneş saati olarak da görev yapardı. Taşın gölgesi gün içinde hareket ederken yerdeki işaretlerden zaman bulunurdu. Mısırlılar gündüzü 10’a bölerdi.

 Sabah ve akşamın alacakaranlığı için ikişer saat ekleme yapılırdı. Gece güneş olmadığından, su saati veya mum saati kullanılırdı. Mısır’da M.Ö. 1500’de öne doğru bükülmüş “T” şeklinde bir güneş saati kullanıldı.

 İlk su saatleri M.Ö. 1500’lerde Babil’de ve daha sonra Mısır’da kullanıldı. Babil su saatinde, bir kabın tabana yakın kısmındaki delikten damlayan su alttaki kaba dolardı. Bu saatin bir örneği henüz bulunamadı. Babil kil tabletlerinde su saati ile bazı hesapların yapılışı anlatıldığı için varlıkları biliniyor.

 Babilliler su saatini bekçiler için bir tür “bekçi saati” olarak kullandı. Üstteki kaptan boşalan suyun toplam miktarı ile nöbet süresi ayarlanırdı. Yazın geceler kısa, kışın uzun olduğundan, gece nöbetleri için kaba konulan suyun miktarı 15 günde bir değiştirilirdi.

Gece ve gündüzün eşit olduğu “ekinoks” dediğimiz tarihlerde toplam 3 ölçek (mana) suyun birikmesi gerekirdi. Kışa girerken 23 Eylül’den itibaren üstteki kaba 15 günde bir 1/6 ölçek su eklenerek nöbet süresi uzatılırdı.
 Üç ay sonra en uzun geceye ulaşıldığında nöbet süresi 4 ölçek su damlayana kadar uzatılmış olurdu. Yaza doğru ise her 15 günde bir 1/6 ölçek su azaltılarak en kısa gece için miktar 2 ölçeğe düşürülürdü.

Kaynak :Prof. Dr. Ural Akbulut
             ODTÜ Kimya Bölümü

15 Ekim 2015 Perşembe

Kol saatinin tarihçesi


Kullanım yerine göre cep,Duvar,Kol,Masa saati,Kule saati çalışma ilkesine göre kum ve su saati ile mekanik,otomatik saat yada atom saati biçiminde sınıflandırılabilir.

Tarihte insan oğlunun zamanı öğrenmek için kullandığı ilk araç İÖ 3500'lerde geliştirilen  Gnomondur İÖ 15. yüzyılda güneş saati,kum saati gibi daha duyarlı saat türleri geliştirildi. İlk mekanik saatlerin çanların zamanında çalınabilmesini sağlamak amacıyla kiliselerde kullanıldığı düşünülmektedir.

Günümüzde kule saatlerine benzeyen ilk saat 1335'te Milano'da  kurulmuştur.
Bugünde geçmişten kalan ve hala varlığını sürdüren en eski saat kulesi ise 1386'da İngiltere deki Salisbury Katedrali'ne yapılan saattir.

14. Yüzyılın sonlarına doğru duvar saatleri duvarlardaki yerini almaya başlamıştır. 1511'de ilk cep saatini yapan kişi, Çilingir olan Alman Zanaatçısı Peter Henlein'dir.

Saatteki ağırlıkları bir zemberekle değiştirerek bu aleti taşınabilir hale getirdi.
Balans yaylı ilk cep saatini 1650'lerin sonlarında Robert Hooke yaptı.

Spiral  balans yaylı ilk cep saatini Christian Huygens'in geliştirdiği kabul edilir.
1670'de İngiliz saat yapımcısı William Clement sarkaçların boyunu uzatarak saniyelerinde sayılmasını aktif hale getirdi. 1840'da yapılan ilk pilli duvar saatinde yay ve sarkaçta bulunuyordu.

Bu saatte kadranların çalışması elektrik akımı sayesinde sağlanıyordu. Gerçek anlamda pilli duvar saatinin hayatımıza girişi 1906 da gerçekleşti.

İlk başta kadınların taktığı fakat  1. Dünya savaşında erkeklerinde takması ve yararlı olduğunun görülmesinin ardından erkek kol saatide yapılmaya başlandı İlk bileğe takılan kol saati 1868'de yapılmış ve bu gelişmiş yeni tarzı günümüzde de  saat sektöründe ilk sıralarda olan Patek  Philippe tarafından üretilmiştir.




14 Ekim 2015 Çarşamba

Kol saatinin doğuşu ve gelişme süreci

Bir çoğumuzun vazgeçilmez bir aksesuarıdır kol saatleri öyle ki neredeyse saat kullanıcılarının tamamında biden hatta on adetten fazla saatleri bulunmaktadır bu sadece minimum da kalmak isteyenler yada alım sıklığı az olan kullanıcılar diyebiliriz.

Konumuza gelirsek ilk kol saati serüveni 1970 yılına aittir. Bu belgeye göre Cenevre de  saat yapımıyla uğraşan Jaquet-Droz und Leschot firması bileğe takılabilecek  bir saat yapmayı başardı.

Günümüze kadar ulaşabilen en eski saat örneği ise 1806 yılından kalmadır. Parisli kuyumcu Nitot tarafından yapılan bu altın saatin kemeri de inci ve yakutlarla süslenmişti sahibi ise İmparatoriçe Josephin'e aitti.

19. Yüzyılda yapılan bu tür saatler saatçilerden çok kuyumcuların eseridir.
İlk erkek kol saatleri Almanya Donanması tarafından 1880 La Chaux-de-Fonds kentindeki C.Girard-Perregaux'ya  sipariş edilmiştir.

Bunlar süs ve aksesuardan çok zaman ölçme aygıtı görevini üstlenen saatlerdi ve Alman denizcileri için görevleri sırasında gerçekten yararlı olmuştur.

Mekanik aksamların oturtulduğu kasa altından yapılmıştı ve kemer olarak da deri kullanılıyordu.
Girard-Perregaux firması Alman Donanması için hazırladığı saatleri genel olarak pazarlayabilmek için  yeni parti imalata geçti Ancak beklediği ilgi bu kol saatlerine sadece o dönem Peru dan geldi.
Amerikalıların ve öteki ülke insanlarının ilgisizliği İsviçre de erken doğum yapan kol saati endüstrisini engelledi.

1908 yılında Parisli hanımların kol saati takmaya başlamasıyla Avrupa kıtasında bu saatlere olan ilgi yavaş yavaş yerine oturmaya başladı ve yol kat etmiş oldu.
Birinci dünya savaşına gelinceye kadar erkeklerin kol saati takması kadınsı bir davranış olarak değerlendiriliyordu.
Ancak savaş sırasında cep saatlerinden çok daha pratik oldukları anlaşılınca bu değer yargısı da miladını doldurdu.

Birinci dünya savaşı sonrası hem bayanlar hemde erkeklerin aksesuar olarak kullanmaya başladığı kol saatleri o dönemin raflarında kendine yer bulmaya başladı.

Zaman bileklerinizde sizin tarzınızla aksın....



11 Ekim 2015 Pazar

Zamanın bileklerinizdeki akış şekli olan saat ve gelecekteki yeri

Merhabalar

Bu sayfa saatin ve saatçinin günümüzde ve gelecekte nereye doğru gittiğinin bilgilerini size en doğru şekilde aktarmak için kurulmuştur.

  Yakında hazırlık aşamasında olan web sitemizle'de sizinle buluşacağız....


Bir BARUTÇU kuruluşudur.